Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda milletvekillerinin Adalet Bakanlığı 2025 bütçesine ilişkin sorularını yanıtladı.
Yargının bağımsızlığı, güvenilir adaletin tesisi ve vatandaşların yargı hizmetlerinden maksimum düzeyde memnuniyetinin sağlanması için son 22 yılda yoğun çaba sarf edildiğini kaydeden Tunç, temel yasaların yenilendiğini ve yasaların yenilenmeye devam edeceğini söyledi. yeni ihtiyaçlar doğrultusunda değişti.
Yargı teşkilatında 25 bin hakim ve savcının görev yaptığını belirten Tunç, şöyle konuştu: “Şu anda önlerinde bekleyen 11 milyon 845 dava var. Bu yıl 12 milyon 113 bin davayı karara bağladılar. Daha fazlasını aldıklarını görüyoruz. bekleyen dosya sayısına ilişkin kararlar.” dedi.
Yargıyı oluşturan üç temel direğin muhakeme, savunma ve yargılama olduğunu belirten Tunç, her üç alana da önem verdiklerinin altını çizdi.
“Adaletin yerini bulması için öncelikle ihtiyacı karşılayan mevzuatın olması gerekir.” Tunç, bu konuda önemli anlaşmaların yapıldığını ve yargı reformuna ilişkin stratejik belge üzerinde çalışmaların sona erdiğini belirtti. Tunç, “Taslak çalışmamızı hazırladık, hedefler doğrultusunda çalışmalarımızı sürdüreceğiz.” dedi.
Artan iş yüküne paralel olarak hakim ve savcı sayımızı daha da artırmamız gerekiyor.”
Adalet Bakanı Tunç, fiziki yapı ve mevzuatın iyileştirilmesi yönünde önemli ilerlemeler kaydedildiğini, bağımsız mahkeme sayısının 78’den 379’a çıktığını belirtti.
“Saraylar yapılıyor, adalet yok” yönündeki eleştirilere de yanıt veren Tunç, şöyle konuştu: “Fiziksel mekânlarda insan unsuru çok önemli. Bu konuda yaptığımız önemli çalışmalar var. 25 bine yakın hakim ve savcımız vardı. 2002’de 9 bin hakim ve savcımız vardı. Artan iş yüküne göre bu sayıyı daha da artırmamız gerekiyor. Avrupa Konseyi ülkeleri arasında ortalama hakim ve savcı sayısına henüz ulaşamadık. ” dedi.
“Hukukun üstünlüğü endeksi objektif kriterlere dayanmıyor”
Adalet Bakanı Tunç, Dünya Hukukun Üstünlüğü Endeksi ile ilgili olarak şunları söyledi: “Hukukun Üstünlüğü Endeksi, Dünya Adalet Projesi olarak bilinen, kar amacı gütmeyen bir kuruluştur ve kurucusu ABD Barolar Birliği’nin eski başkanıdır. Ülkelerde çeşitli aramalar yapıyoruz.” bilgisini paylaştı.
Hazırlanan endeksin objektif olmadığını vurgulayan Tunç, şöyle devam etti:
“Endekslere baktığımızda maalesef Türkiye’nin gerçekleştirdiği reformların ve uygulamaların buna yansımadığını görüyoruz. ‘Tablo endekslerinden’ bahsetmek istemiyorum ama objektif kriterlere dayanmıyorlar. Listede Türkiye’nin üstünde yer alan pek çok ülkede demokrasinin bile olmadığını göreceksiniz.” Demokratik olmayan ülkeleri Türkiye’nin üstünde tutmak haksızlıktır. Bu kar amacı gütmeyen kuruluş hala varlığını sürdürüyor. Geçen yıl Adalet Bakanlığı bütçesinden bağışa ihtiyacı var. 2025 bütçesinde böyle bir ödenek olmadığını söylüyorlar. İlk bağışçının ABD Dışişleri Bakanlığı olduğunu görüyoruz.
“Anayasa Mahkemesi’nin 101 ihlal kararı uygulanamadı”
Adalet Bakanı Tunç, Türkiye’nin Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarına uymadığı yönündeki eleştirilerin de asılsız olduğunu belirtti.
Türkiye’nin AİHS ihlal kararlarına uyum açısından genel ortalamanın üzerinde olduğunu belirten Tunç, 2012-2023 yılları arasında Avrupa Konseyi’ne 10 bin 252 üye ülkenin bulunduğunu, aynı dönemde Türkiye’ye yönelik ihlal sayısının ise 10 bin 252 olduğunu söyledi. 1126.
Bakan Tunç, “Avrupa Konseyi’nde ihlal sayısı yüzde 1,52, Türkiye’de ise yüzde 1,17. Ülkemize yönelik ihlal sayısı 2018’den bu yana her yıl azalıyor.” bilgisini paylaştı.
Avrupa Konseyi ülkelerinin 2023 yılındaki ihlal sayısının yüzde 2,33 olduğunu belirten Tunç, Türkiye’nin 2023 yılındaki ihlal sayısının ise yüzde 1,42 olduğunu söyledi.
Önemli olanın AİHM’nin verdiği ihlal kararlarına uyulması olduğunu belirten Tunç, şöyle konuştu: “Avrupa Konseyi ülkelerinin uyum oranı yüzde 78,97, Türkiye’nin uyum oranı ise yüzde 89,66. Dolayısıyla ortalama eşiğin üzerinde olumlu bir durum var. Avrupa ülkelerinin.” dedi.
Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararlarına saygı gösterilmesi konusunun “birkaç kararda tartışıldığını” belirten Tunç, 2012 yılından bu yana Anayasa Mahkemesi’ne 641 bin 541 başvuru yapıldığını, bunların 535 bin 153’ünün karara bağlandığını, ihlal içeren dosya sayısının ise 641 bin 541 olduğunu söyledi. 76 bin 394 hak ihlali kararı olduğu ifade edildi.
Anayasa Mahkemesi önünde bekleyen 106 binin üzerinde dosya bulunduğunu belirten Tunç, şöyle konuştu: “Anayasa Mahkemesi kararlarına uyum oranına bakıldığında hak ihlali kararı verilen dosya sayısı 76. Bu kararların bin 394’ü, 76 bin 293’ü infaz edildi, sadece 101’i icra edilemedi, bunlardan biri “Kısmen teknik nedenlerden dolayı” kararını paylaştı. bilgi.
Özel’e ilişkin açıklamalar
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in terör soruşturması kapsamında tutuklanan ve Esenyurt Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Ahmet Özer ile görüşme talebine ilişkin açıklamasının yanlış anlaşıldığını belirten Tunç, Özel’in “Nasıl izin vermezsiniz?” , “İzin vermeyen Adalet Bakanı’dır.” “Alnına dokunacağım” gibi sözler kullandığını söyledi.
Bakan Tunç, bu ifadeler nedeniyle şunları söylediğini kaydetti: “Bu kadar uygunsuz ifadelerle izin istemek mümkün mü? İzinleri doğru şekilde istemek lazım.”
Kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunun kendileri için çok önemli olduğunu vurgulayan Tunç, şöyle konuştu: “Kadına yönelik şiddet insanlığa ihanettir diyoruz. Kadına yönelik şiddetin ve çocuk istismarının önlenmesi hepimizin sorumluluğundadır. Özellikle çocukların korunmasına ilişkin önemli yasal düzenlemeler yaptık. Bunların uygulanmasını dikkatle takip etmeliyiz.” Gereklidir.” dedi.
Tunç, kadına yönelik suçları cezada ağırlaştırıcı sebep olarak kabul ettiklerini anımsattı.
Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin geliştirilmesi için girişimlerde bulunulduğunu belirten Tunç, şöyle konuştu: “Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri, toplumsal barışa hizmet eden ve yargının iş yükünü azaltan önemli bir uygulamadır. Şu ana kadar 6 milyona yakın davayı arabulucuya ulaştırdılar. Bunların 4 milyondan fazlası uzlaşmaya yol açtı.” “Bu konudaki arabuluculuğu daha da etkin hale getirmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.” bilgisini verdi.
“Caydırıcı olacak taslak bir çalışmamız var”
Toplumdaki “cezasızlık algısının” kırılması için bazı yasaların yeniden değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Tunç, şöyle konuştu:
“Bu konuyla ilgili bir çalışmamız var. Özellikle yaptırımların alt sınırı açısından cezasızlık algısına yol açtığını görüyoruz. Bu durumda caydırıcı olacak bir taslak çalışmamız var. Bunu da Meclis’e sunacağız. Milletvekillerimizin takdirindedir. Ceza Muhakemeleri Kanunumuzda tutuklama sebepleri vardır, bunlar kataloglanmış suçlardır, 2 yıldan az sürede tutuklamaya sebep olan suçlar bellidir. dürüstlük, ancak diğer suçlardan dolayı tutuklanma yasağı var 2 yıldan azdır.
Burada özellikle AİHM kriterlerini de karşılayan 2 yıllık süre sınırı korunarak suçun işlenme şekli, kişinin suç işleme eğilimi ve kamu düzenini bozma tehlikesi gibi kriterler devreye girebilecek. Kredi burada milletvekillerimize gidiyor. Yine denetimli serbestliğin 1 yıl sabit bir süre için uygulanması nedeniyle 2 yılın altındaki suçlarda cezasızlığa yol açtığını hepimiz biliyoruz. “Denetimli serbestlik tedbirinin 1 yıllık sabit süreden yararlanabilmesi için, kişinin Meclisimiz tarafından belirlenen süre boyunca cezaevinde kalması halinde cezasızlık algısına ilişkin bazı sorunları da ortadan kaldırabiliriz.”
Plan ve Bütçe Komisyonunda, Adalet Bakanlığının 2025 yılı bütçesine ek olarak, Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK), Ceza İnfaz Kurumları ve Tevkifevleri, İşçi Yurtları Enstitüsü, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK), Türkiye Adalet Akademisi, Kişisel Verilerin Korunması Garantörü (KVKK). Bütçe, kesin bakiye ve Anayasa Mahkemesi Sayıştayı, Yargıtay ve Danıştay raporları kabul edildi.