- Fundanur Öztürk
- Ankara
Güncelleme bir saat ilkin
Bu haber BBC Türkçe’de ilk olarak 10 Nisan 2022’de yayımlanmıştı

Kaynak, Getty Images
Türkiye’de geçen hafta iki günde 5 polisin intihar etmesi, polislerin emek verme koşullarını yeniden gündeme getirdi. Polis intiharları ile ilgili izahat meydana getiren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise son 2 yıldaki intiharların sebeplerinin “aileyle ilgili, ekonomik, kripto para ve sanal bahis ve psikiyatrik rahatsızlıklar” bulunduğunu kaydetti.
BBC Türkçe‘ye konuşan CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, 4 ve 5 Ekim’de 5 polisin intihar ettiğini kaydetti. İstanbul Güvenlik Müdürlüğü’nde çalışırken hayatına son veren polis memuru Enes Sayhan, geride bıraktığı mektubunda üstlerinden görmüş olduğu mobbingten bahsetti.
Türkiye’de sayısı 330 bini geçen polis memurları, meslekten meydana gelen pek oldukca sorunla karşılaşıyor. Günde 12 saati ve ayda 240 saati geçen uzun emek verme süreleri, “ek vazife” adı altında ucu belirsiz ve ek ücret ödenmeyen mesai sistemi, “amir tahakkümü” ve her an soruşturma ya da sürgün yeme korkusu, polislerin en oldukca dile getirmiş olduğu problemler içinde içeriyor.
Bunların yanı sıra polisler; uzun ve düzensiz emek verme saatleri sebebiyle etkilenen aile yaşamı, ruhsal desteğe erişememe, sorunları karşısında seslerini duyurabilecekleri bir mecra olmayışı şeklinde problemlerin, teşkilat içinde kronik bir hal aldığını konu alıyor.
Mesleki problemler karşısında kendilerine destek sunacak bir polis sendikası olmayan polisler, toplumda “yalnızlaşan” bir meslek grubu oldukları için idarecilerin “hazzı ve kanunsuz istekleri” altında ezildiklerini belirtiyor.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise 11 Ekim’de basına yapmış olduğu açıklamada, polis intiharlarının 2016 yılına gore azaldığını söylemiş oldu.
2016’nın ilk 10 ayında 51 polisin intihar ettiğini aktaran Soylu, bu yıl 44 polisin intihar ettiğini söyleyerek, “Bir tek 2021 senesinde pandemi sonrasında olay sayılarında bir artış yaşanmış, öteki yıllardan ayrı olarak 2021 yılının tamamında 89 olay görülmüştür” dedi.
Ek olarak 2021 ve 2022 yıllarında gerçekleşen polis intiharlarıyla ilgili olarak, meslek dışı sorunları gerekçe gösterdi:
“2021 ve 2022 vakalarında, ilk sırada evlilik çatışmaları ve aileyle ilgili sebepler bulunduğunu görüyoruz. Geçen yıl ve bu yıl toplam 133 vakanın 30’u, evlilik ve aileyle ilgili sebeplerden kaynaklanmıştır. İkinci sıradaki sebep, iktisat sebeplerdir, 39 olay da bu şekildedir.”
“Buradaki ekonomik sebeplerin detayında ise kripto para ve sanal bahis ve bunlara bağlı kayıplar, göze çarpmaktadır. Dördüncü sebep, psikiyatrik rahatsızlıklardır, bunun sayısı 17’dir. Beşinci sebep duygusal sebeplerdir, doğrusu karşı cins tarafınca reddedilme, birlikteliğin yürümemesi şeklinde konulardır. Burada da toplam 9 olay vardır.”
CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan ise 2018 senesinde 49, 2019’da 52, 2020’de 85 ve 2021 senesinde 108 polisin intihar ettiğini söyleyerek, “Polis intiharları bir tek iki yıl içinde, iki katına çıktı” diyor.
Murat Bakan, Soylu’nun açıklaması sonrası Twitter paylaşımlarında, “Polis intiharlarının birincil sebebi olan amir baskısı, mobbing ve ağır emek verme koşullarını neden düzeltmedin? Notlarda baskı ve mobbingten yakınma edilen amirler hakkında neden soruşturma izni vermedin?” diye sordu:
“Sayın Bakan polis intiharlarından polisin kendisi dahil herkesi görevli tutuyor sadece İçişleri Bakanlığı’nın, EGM’nin ve Bakan olarak kendisinin sorumluluğunu kabul etmiyor. Çözümün ilk adımı problemi ve sorumluları saptamak olmalı. Sadece bu şekilde çözüm üretilebilir.”
BBC Türkçe‘ye konuşan polisler de toplumsal medyaya ve basına yansıyan sayılara gore son 5 yılda 450’nin üstünde, son 20 yılda ise 1.000’in üstünde polis intiharı bulunduğunu belirtiyor.
Peki, polisler ayda 240-260 saati kabul eden mesaiye ya da “kanunsuz emre” itiraz edebilecek mekanizmalara haiz mi?
BBC Türkçe‘ye konuşan ve halen etken olarak polis memurluğu meydana getiren 5 polis; hukuki boşluk, sendikasızlık ya da toplumda yalnızlaştırılan bir meslek grubu olma şeklinde sebeplerle idarecilerin usulsüzlüklerine, amir baskısına ya da insanca yaşamı engellemiş olan emek verme saatlerine itiraz edemediğini söylüyor.
Halen görevde olan polisler haberde gerçek isimlerinin yerine değişik adlar kullanılmasını istedi.
İçişleri Bakanlığı, BBC Türkçe‘nin haberle ilgili sorularını yanıtsız bıraktı.
‘Kanun oldukca eski, emek verme saatleri uzun’
1937 senesinde yürürlüğe giren ve hala değişmeden yürürlükte olan 3201 sayılı Güvenlik Teşkilatı Kanunu, polislerin emek verme saatleri ve ek görevleri ile ilgili bir düzenleme içermediğinden, kanunla sınırları çizilmeyen bu hususlarda inisiyatifin idarecilere kalmış olduğu belirtiliyor.
Polislerin emek verme saatleri halen 1995 senesinde çıkarılan bir genelge kapsamında, il mülki amirlerinin inisiyatifleriyle belirleniyor.

Kaynak, DHA
Emekli polis Yalçın Doğan, 2020 senesinde polislerin emek verme saatlerini düzenlemeyi amaçlayan bir İçişleri Bakanlığı genelgesi yayımlanmasına karşın, bu genelgenin uygulamaya koyulmadığını ve polislerin halen ayda ortalama 240-260 saat çalıştığını söylüyor.
Doğan, polislerin spor müsabakaları, siyasal parti eylemleri ya da toplumsal gosteri ve yürüyüşler şeklinde ek görevlerle haftada 40 saati aşan mesailerde ek mesai ücretini almadığını zira buna ilişkin bir kanuni düzenleme olmadığını söylüyor:
“Hali hazırda 13 saat vazife yapmışsınız ve size 3 saat istirahat verip yeniden ek vazife yazıyorlar. Bunun üstüne eve geldiğinizde oldukça düzgüsel bir davranışı bile problem edebiliyorsunuz. Polislerin sorunlarını iletebileceği bir makam yok. Ne bir sendika ne de kendi üst yönetimimiz.”
‘Psikolojim bozulunca damgalandım, özlük haklarımı kaybettim’
24 senelik polis memuru Hasan, emekliliğine bir yıl kala ruhsal problemler yaşamasıyla beraber önüne iki seçenek sunulduğunu söylüyor: Malulen emeklilik ya da sivil memurluk.
Sivil memurluk, artık polislik yapamayacağı değerlendirilen güvenlik memurları için bir “ara çözüm” olarak sunulsa da, pek oldukca hak kaybını da bununla beraber getiriyor.
Ruhsal sorunları baş gösterdikten sonrasında bir yıl tedavi gördüğünü sadece bunu amirlerinden gizlemek zorunda kaldığını söyleyen Hasan, “Söylersem başıma gelecekleri biliyordum, nitekim de öyleki oldu” diyor.
Hasan, eşinden boşanmasıyla sonuçlanan bu süreçte amiri tarafınca zorbalığa maruz kaldığını, “damgalandığını” ve evine oldukca uzak bir polis merkezine belirleme edildiğini söylüyor:
“Görevler oldukca yoğundu, günde 12 saat çalışıp 3 saatimi de yolda geçiriyordum. Esas film orada koptu. Amirlerimize rahatsızlığımızı söyleyemiyorduk. Bu iş stresini evde aileme yansıtmaya başlamıştı, zira aklımda devamlı işin stresi vardı.”
“Ruhsal sorunlarını bir kere açık ettin mi derhal damgayı yapıştırıyorlar. Ben de o yüzden bir yıl söylemedim, elimden mesleğim gidecek dedim. İhmal ettim ve hıncımı ailemden çıkarttım.”
“İşten ulaştığında dinamit şeklindesin, eşinin en küçük bir sözüne patlıyorsun. Kafa esasen bitmiş bir halde. Gün boyu çalıştığın yerde kimselerle bir yazışma kurmamışsın, kimse hiç kimseye güvenmiyor.”
Hasan, ruhsal sorunları sebebiyle özlük haklarını kaybederek sivil memurluğa atanmasını ise şu şekilde konu alıyor:
“Sivil işyar olduğumdan beri aynı büroda, aynı dostlarımla çalışıyorum fakat artık polis değilim. Beraber vazife yaptığın dostlarım artık bana işe yaramaz gözüyle bakıyor. Maaşımdan 3.500 TL, tazminatımdan 50 bin TL eksildi. Ruhsal bir yıkım içerisindeyim.”
BBC Türkçe‘ye konuşan tüm polisler, işe gidiş geliş süresiyle beraber polislerin sık periyotlarla günlük 16 saat evden ayrı kalabildiğini söylüyor.

Kaynak, İçişleri Bakanlığı
Polislerin psikoloğa gitmesinin “artık polislik yapamayacağı” anlamına geldiğini söyleyen polislere gore, çözüm psikolog sayısını çoğaltmak değil, emek verme saatlerini düzenleyen bir kanun çıkarmak. ”
‘İdareciler toplumsal vakalarda polisi kurban ediyor’
Polislere gore, ruhsal desteğe ulaşmakta yaşanmış olan zorluklar polislerin bir tek aile yaşantısını değil, toplumsal vakalar esnasında vatandaşa uyguladığı sertliği de belirliyor.
Toplumsal eylemler esnasında halk ile karşı karşıya gelen pek oldukca polisin çoğu zaman uzun süredir mesaide bulunduğunu belirten polisler, bitkin haldeki polislerin “bir an ilkin eve gidebilmek için” vatandaşa orantısız sertlik uyguladığını düşünüyor.
17 senelik polis memuru Engin, meslek yaşamı süresince Seyahat Parkı eylemleri, Kobani vakaları şeklinde pek oldukca kitlesel eylemde vazife yaptığını söylüyor:
“Polis esasen ruhsal olarak yorulmuş, mesai saatleri uzun, sınırsız ve belirsiz. Amirin iki dudağın içinde vazife yapıyor. Amirlerinin verdiği kanunsuz emri yazılı olarak istese, derhal sürgüne gönderiliyor.
“Yurttaş kanunsuz komut veren adli birimleri değil, sokakta karşısında görmüş olduğu polisi suçluyor. Polis burada her insana kurban ediliyor. Polisle halk içinde bir set oluşuyor ve polis kendisini ifade edemiyor.”
“Polisler içinde, ‘Polisi bir tek anası sever’ diye bir söz var. Yöneticiler de diyorlar ki ‘En iyi polis, yalnız polistir’. Bundan dolayı halkın haiz çıkmadığı bir topluluğu, politika istediği şeklinde kullanır.”
‘Bizde polisin adı yok’
Engin, Anayasal hakları kapsamında fiil yapanlara müdahale kararının mülki idareciler tarafınca verildiğini, sadece “toplumsal öfkenin” kanunsuz komut veren amirlere değil, polislere yöneltildiğini korumak için çaba sarfediyor:
“Kobani vakalarında vazife yaparken yakın bir esnaf dostum bana taş attı. Polis giysim ve kaskımdan dolayı kim olduğumu anlayamamıştı. Hafifçe kaskımı çıkardım ve kendimi gösterdim. Kim olduğumu görünce oldukca utandı.”

Kaynak, İçişleri Bakanlığı
“Kaskımın camını açmamın amacı, ‘Burada sen beni bir tek polis olarak görüyorsun fakat ben hem de arkadaşın Engin’im’ demekti. Bundan dolayı bizde polisin adı yok.”
Yalçın Doğan da “Polislerin toplumsal vakalarda gösterdikleri fevri davranışların sebebi, uzun emek verme saatleriyle psikolojilerinin bozulması ve vazife esnasında temel gereksinimlerini bile giderememiş olmasından kaynaklanıyor” diyor.
Engin, toplumsal vakalara müdahale sonrası polislerde aile içi sertlik vakalarının arttığını düşünüyor:
“Toplumsal olaylardan çıkan polis, eve gittiğinde hala eylemde tanık olduğu ya da bizzat uyguladığı sertliği tesirinde oluyor. Sertliği özümsüyor ve ailesine de sertlik uygulamaya başlıyor.
“Ruhsal olarak yıpranan polisler, damgalanma ve işini yitirme korkusuyla psikoloğa da gitmek istemiyor zira polis deli duyuru ediliyor.”
2022’nin ilk 3 ayında 13 polis intihar etti
İçişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Çataklı’nın geçtiğimiz açıklamaya gore bu yıl ilk üç ayda 13 güvenlik mensubu intihar etti, bu sayısı geçen senenin ilk 3 ayında 17’ydi.
CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan’ın BBC Türkçe‘ye verdiği bilgiye gore, Giresun’da intihar eden polis Semanur Süer geriye şu notu bırakmıştı:
“Ben mesleğime aşıktım. Minik düşürdüler. Tükendim. Ruhumu erittiler. Tanrı’ım sen yardım et. Bir tek sana sığındım Rabbim.”
Bakan, “Bu gencecik polisler bıraktıkları notlarda hep amir tahakkümünden bahsediyor. Arkalarında bir tek bir not bırakmıyorlar, açıkca isim bırakıyorlar” diyerek, İçişleri Bakanlığını etkin bir soruşturma yürütmemekle suçluyor.
Bakan, bu zamana dek intihar eden ortalama 50 polis hakkında bakanlığa yazılı sual önergesi verdiğini sadece hepsine mükerrer cevap aldığını söylüyor.
Yalçın Doğan’ ise polis intiharlarında yaşanmış olan artışın sebebinin uzun emek verme saatleri, kötüleşen iktisat ve amir baskılarından kaynaklandığını belirtiyor.
“Artan enflasyon ve kira fiyatlarının yükselmesiyle, polislerimiz ekonomik sorun çekmeye başladı. Eşi ve evlatlarının maddi içsel gereksinimlerini karşılayamayan polislerimizin bunalıma girerek intihar ettiğini düşünüyoruz.”
‘Halil, uzun emek verme saatleri sebebiyle intihar etti’
16 senelik polis memuru Hüseyin, geçen yıl intihar eden emek verme arkadaşı Halil Akkaya’nın uzun emek verme saatleri sonucu girmiş olduğu bunalım sebebiyle intihar ettiğini düşünüyor:
“Halil 3 ay süresince 12-12 sisteminde, ailesinden ve arkadaşlarından uzak kalmış olarak oldukca yoğun çalışmıştı. Son aylara doğru küskünlüğünü ve polis olduğundan pişmanlığını dile getiriyordu.”
“Bu mevzuda yukarıya meydana getirilen şikâyet sonrasında ciddi bir baskıyla karşılaşınca, ‘artık dayanamadığını’ söyleyen bir not bırakarak intihar etti.”
Hüseyin, yoğun bir emek verme temposu içinde çalıştığını ve 12 saatlik görevden sonrasında birkaç saat istirahat edip, yeniden göreve çağırıldığını belirtiyor:
Polis İbrahim de yakın emek verme arkadaşının intihar ettiğini ve senelerce atlamadığını söyleyerek, “Bu intihar vakasına bile biz gittik. Gözümün önünden gitmiyor. Bizim mıntıkamızda olduğundan biz gittik, cenazesini biz kaldırdık” diyor.

Kaynak, Getty Images
‘Polisler, sürülme korkusuyla itiraz edemiyor’
Polislere gore tüm sorunların sebebi, etkili bir kanun olmamasından kaynaklanıyor.
İbrahim, polislerin belirleme sisteminin de kanuna değil, yönetmeliğe bağlı bulunduğunu söyleyerek, tayinlerin tamamen yöneticilerin kararıyla belirlendiğini söylüyor:
“İdare ile sorun yaşarsan, bilhassa il içi tayinlerde tek bir imza ile vazife yerin değişiyor. Güvenlik teşkilatında asla kimsenin bu mevzuda güvencesi yok.”
Günde 12 saati aşan görevlerde çalıştığını söyleyen Hüseyin ise güvenlik içinde etkili bir yakınma mekanizması olmadığını belirtiyor:
“1979 yılından kalma bir disiplin kanunumuz, polisin kendi içinde dahi sorunlarını tertipli ve kafi bir halde konuşmamasına sebep oluyor. Polisler ceza almak ya da sürgün edilmek korkusuyla yaşamış olduğu sorunları konuşamıyor.”
“Herhangi bir şikâyet mercii, sivil cemiyet örgütü ya da sendikası olmayan polis, çıkmaza giriyor. Emek verme şartlarının iyileştirilmesi için şikayetini CİMER’e bile yazsa, gene dönerek kendisine mobbing tatbik eden amirine hesap veriyor, sürgün edilmekle tehdit ediliyor.”
Doğan ise, “Mesleğe başlamadan ilkin tam teşekküllü sıhhat müesseselerinde bedenen ve ruhsal olarak sıhhatli olduklarına dair rapor alınan polisler, mesleğe girdikten birkaç yıl sonrasında iyi mi bu hale geliyor?” diye soruyor.
“Cemaatlerle beraber amir baskısı devamlı arttı”
34 senelik polis memuru Mesut, güvenlik teşkilatı içinde çeşitli cemaatlerin etkinliğinin artmasıyla personel üstündeki “amir tahakkümünün” giderek arttığını söylüyor.
Meslek yaşamı süresince emniyette ‘her devrin bir cemaati’ bulunduğunu sadece son yıllarda bu durumun katlanılmaz bir hal aldığını konu alıyor:
“Cemaatin etkisiyle 22 yaşındaki komiser yardımcısı olarak atananlar, 50 yaşındaki polise ‘Git, botumu getir’ diye komut veriyor. Yoğun bir amir tahakkümü var. Kanunsuz işlemler uygulayıp, ‘Ben yaptım, oldu’ diyorlar.”
“Fakat bir herhangi bir cemaat unsurundan gelmişsen, kendinden düşük rütbedekilere bile ‘abi’ diye sesleniyorlar. Hakkını aramaya kalkıp bu muameleye karşı çıktığınızda, sizi vatan haini yapmış olup soruşturma açıyorlar.”
“Onun ayak işleri için koşturmuyorsanız, 34. maddeye gore ‘uyumsuz işyar’ oluyor ya da sürülüyorsunuz. Biz amir memuru değiliz ki, biz hukuk memuruyuz.”
“Evvelde personel içinde fark yoktu. Kurumda cemaatlerin tesiri oldukca yaygınlaşınca, cemaatler içinde bir sıradüzen ve kurumsal ayrışma söz mevzusu oldu. Onların yazdığı kitapları okuyacaksın, onların söyledikleri bölgeleri ziyaret edeceksin, onlar şeklinde davranacaksın yoksa vatan hainisin.”
Ailece 5 kent değiştirdiğini ve emekli eğer olmazsa bir kez daha Doğu görevi geleceğini söyleyen Mesut, birkaç ay ilkin emeklilik başvurusunda bulunduğunu konu alıyor:
“Çocuklarımın eğitim yaşamı devamlı tayinlerden dolayı esasen fena etkilendi. Benim çocuğum ortaokula geçmeden 4 tane okul değiştirdi. Gücüm bir doğu daha görmeye yetmez, çocuğum burada üniversite okuyor.”
Polis İbrahim de, “Amir baskısı teşkilatta emek şeklinde, su şeklinde bir şey. Teşkilatın yönetim stili bu” diyor.
Doğan ise, “Anayasal hakkınız olan senelik izinlerinizi bile amirin o anki ruh haline gore kullanabiliyor ya da kullanamıyorsunuz” diyor.
BBC Türkçe‘ye konuşan polisler, yeni yapılacak bir kanun ile polislerin emek verme saatlerinin haftalık 40 saat olarak kanunda açıkça belirtilmesini ve seferberlik harici hiçbir inisiyatif ile bu hakkın kısıtlanmamasını talep ediyor.
Polisler ek olarak “ek görevlerin” sınırlarının taşra idarelerinin inisiyatifine bırakılmadan kanunla belirlenmesini, tayinlerde ise personelin hizmet puanı ile bilgisayar teknolojileri kullanılarak atama yapılmasını istiyor.
Yoruma kapalı.