Somali’de kuraklık ve kıtlık: ‘Üç yaşındaki kızımı gömecek takatim yoktu’ Somali’de kuraklık ve kıtlık: ‘Üç yaşındaki kızımı gömecek takatim yoktu’
16 dakika ilkin
Andrew Harding, BBC News, Baidoa, Somali

11 yaşındaki Dahir’in gözyaşları, açlıktan çökmüş yanaklarından süzülüyor.
Sessiz bir şekilde “Yalnız hayatta kalmak isterim” diyor.
Baidoa kentinin dışındaki tozlu düzlükte, ailesinin derme çatma çadırının yanında otururken, bitkin anası Fatuma Ömer, ağlamamasını söylüyor.
“Gözyaşların kardeşini geri getirmeyecek. Her şey yoluna girecek” diyor.
Fatuma’nın ikinci oğlu 10 yaşındaki Salat, iki hafta ilkin aile köylerinden üç günlük yürüyüşle Baidoa’ya ulaştığında açlıktan öldü. Yeni evlerinin birkaç metre ötesindeki taşlı toprağa gömüldü. Mezarının üstü şimdiden çöplerle kaplı ve yeni gelenler çevresinde çadır kurmuş oldukları için yerinin bulunması da giderek zorlaşıyor.
Fatuma “Oğlumun yasını tutamam. Süre yok. İş bulmam ve diğerlerini hayatta tutmam gerek” diyor. Bu tarz şeyleri söylerken bir taraftan dokuz aylık en ufak kızı Bille’ye sarılıyor ve öteki taraftan kulak tırmalayıcı bir halde öksüren altı yaşındaki kızı Meryem’e bakıyor.
Güneydoğu’ya, kıyıya ve Somali’nin başkenti Mogadişu’ya doğru uzanan yolda, kuraklık yüzünden evlerinden olan aileler, kuraklıktan parçalanmış topraklar üstünde yiyecek ararken yaptıkları uzun yürüyüşleri ve acı hikayelerini konu alıyor.
‘Kızımı gömecek takatim yoktu’
Yeni bir araştırmaya bakılırsa kamplardaki ufak çocuklar ve hamile bayanların neredeyse üçte ikisi akut yetersiz beslenmeyle karşı karşıya. Yüksek ölüm oranıyla birleştiğinde bu durum, ülkede açlık yaşandığının resmen duyuru edilmesinde geç kalındığına işaret edebilir.
Buulo Ciir adlı bir köyden Baidoa’ya ulaşmak için, dokuz çocuğuyla minimum 15 gün yürüyen Fatuma “Üç yaşındaki kızım Farhir’in ölümünü kendi gözlerimle gördüm ve hiçbir şey yapamadım” diyor.
“Onu 10 gün süresince taşıdım. Yolun kenarına bırakmak zorunda kaldık. Gömecek takatimiz yoktu. Sırtlanların yaklaştığını duyabiliyorduk” diye devam ediyor.

50 yaşındaki Habiba Mohamud bir eliyle bir parça ipi tutarken “Üzerimde hiçbir şey getirmedim. Evde bir şey kalmadı. Sığırlar öldü. Tarlalar kurudu” diyor ve asla köyüne geri dönmeyeceğini kabul ediyor.
İklim değişikliğiyle iyice güç kazanan, ardı ardına gelen kuraklıklar, Afrika Boynuzu’nda yüzyıllardır devam eden kırsal yaşam biçimini sona erdirme tehdidi oluşturuyor.
Öteki yeni gelenler benzer biçimde Habiba da dallardan, ip parçalarından ve bulabildikleri karton ve plastik örtülerle ailesi için bir çadır hayata geçirmeye çalışıyor ve gecenin ayazı vurmadan ilkin çadırı bitirmeyi umuyor. Sadece bu tarz şeyleri yaptıktan sonrasında, beş evladı için yiyecek ve tıbbi yardım aramaya çıkabilir.
Kentin başlıca hastanesinde Dr. Abdullahi Yusuf, yatakların içinde dolaşıp, ufak, güçten düşmüş hastalarını denetim ediyor. Evlatların bir çok iki ay ila 3 yaş içinde.
Hepsinde ciddi yetersiz beslenme var. Bazıları zatürre ve yeni kızamık salgınıyla da savaşım ediyor.
Küçüklerin oldukça azının ağlayabilecek gücü var. Bazılarının cildinde ciddi yaralar var. Ciltleri oldukça ağır açlık vakalarında görülen şişlikler sebebiyle çatlamış.
Dr. Abdullahi, ağlayan iki yaşındaki bir çocuğa damar yolu açmaya çalışan ekibini izlerken “Birçoğu hastaneye ulaşamadan ölüyor” diyor.
“Ihtiyaç duyulan yardımı almazsak, yüzbinlerce insan ölecek”
Somalili yetkililer ve internasyonal kuruluşlar, ülkenin güneybatısında yaklaşan açlığa aylardır dikkat çekmeye çalışırken, Dr. Abdullahi, hastanesinin çocuklar için besleyici ek gıdalar da dahil birçok malzemeyi bulmakta sorun yaşadığını aktarıyor.
Tabip, görünür öfkesiyle “Kimi zaman araç-gereç bulamıyoruz. Dehşet verici, zira insanoğlu ölüyor ve biz onlara destek olamıyoruz. Mahalli yönetimimiz bu durumla başa çıkamadı. Kuraklık ve evlerinden olan ailelerin gelişi için planlama yapılmadı” diyor.
Mahalli yönetimden bir bakan, bazı alanlarda yetersiz kaldıklarını kabul ediyor.
Güneybatı Eyaleti İnsani İşler Bakanı Nasir Arush, Baidoa’daki kamplardan birine yapmış olduğu kısa ziyaret esnasında “Şu andakinden daha süratli, daha isabetli ve daha etkili olmalıyız” diyor.
Sadece daha çok internasyonal yardımın büyük öneme haiz bulunduğunu da vurguluyor.
“Ihtiyaç duyulan yardımı almazsak, yüzbinlerce insan ölecek. Şu anda yaptığımız şeyleri üç ay ilkin yapmalıydık. Yavaş kaldık. Hızla bir şeyler yapılmazsa, bu bölgede yıkım bir durum yaşanacak” diyor.

Genel anlamda bulunması zor verilere ve çoğunlukla siyasal mülahazalara dayanan “resmen açlık duyuru etme” süreci karmaşık olabiliyor.
İngiltere’nin Mogadişu Büyükelçisi Kate Foster bunun “özünde teknik bir süreç” bulunduğunu söylüyor.
Foster 2011’deki kuraklıkta “260 bin ölümün yarısının açlık duyuru edilmeden ilkin gerçekleştiğine” dikkat çekiyor.
Somali’nin internasyonal toplumdan yardım bulma çabalarına önderlik eden Cumhurbaşkanlığı temsilcisi, ABD hükümetine ve bilhassa de geçtiğimiz günlerde sağlamış olduğu fona teşekkür etti ve “bizlere ümit verdi” dedi.
Sadece Abdirahman Abdishakur, daha çok yardım alınmazsa, ülkenin bir kısmında yaşanmış olan krizin çabucak kontrolden çıkabileceği uyarısında bulunmuş oldu.
Abdishakur “Alarm zillerini çalıyorduk. Sadece internasyonal toplumun yanıtı kafi değildi” diyor.
Kanada’nın Toronto kentindeki bir aktarma esnasında telefonla konuştuğumuz Abdishakur “Açlık tahmin ediliyordu. Somali’nin bazı yerlerinde, bazı noktalarında çoktan başlamıştı. Sadece hâl yıkım düzeyindeki bir açlığı engelleyebiliriz” ifadelerini kullanıyor.
Bayanlar kaçıyor, erkekler geride kalıyor
Tahminler değişse de son birkaç ayda Baidoa’nın nüfusu dört katına çıkıp, 800 bine terfi etti.
Kenti ziyaret eden herhangi biri, çarpıcı bir gerçeği hızla fark edebiliyor; şehre yeni gelen yetişkinlerin neredeyse hepsi hanım.
Somali muharebede bir ülke. Çatışmalar merkezi yönetimin 30 yıl ilkin çökmesinin peşinden değişik görünümlerde devam ediyor ve ülkenin her kesimini etkilemeyi sürdürüyor. Erkekleri, bir takım silahlı grup adına savaşmak için ailelerinden kopartıyor.
Baidoa’ya ulaşanların çoğunluğu gibi, Hadija Abukar, köktencilik İslamcı teşkilat Eş Şebab tarafınca denetim edilen bölgelerden firar etmiş.
Baidoa’daki ufak bir hastanede yatan hasta çocuğunun yanında otururken “Şimdi bile ailenin geri kalanından telefonlar geliyor. Hükümet ve Eş Şebab içinde çatışmalar var. Akrabalarım firar etti ve ormanda saklanıyor” diyor.
Öteki hanımefendiler, eşlerinin ve yaşı büyük adam evlatlarının militanların denetim etmiş olduğu bölgeleri terk etmesinin önlendiğini ve senelerce örgütün kendilerini haraca bağladığını konu alıyor.
Baidoa’nın kendisi Eş Şebab’ın kuşatması altında değil. Sadece gene de sığınmak için tehlikeli bir bölge. Internasyonal yardım kuruluşları ve yabancı gazeteciler yoğun güvenlik olmadan dolaşamıyor ve kent sınırları dışına gezi de oldukça tehlikeli bulunuyor.
Orta ve Cenup Somali’de Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu UNICEF’in direktörlüğünü icra eden Charles Nzuke “Kuşatma altında bir nüfus söz mevzusu. Kimi zaman umutsuzluğa kapılıyorsunuz” diyor.

Bazı tahminlere bakılırsa, şu andaki kuraklıktan etkilenenlerin yarısından fazlası Eş Şebab’ın denetimindeki yerlerde. Terör örgütü duyuru edilen grupların faydalanabileceği bölgelere yardım yapılmasını engellemiş olan sıkı Amerikan kuralları, birçok umutsuz topluluğa erişme çabalarını daha da karmaşıklaştırdı.
Sadece internasyonal kuruluşlar ve Somali makamları, yardımlara erişimi çoğaltmak için ufak, mahalli ortaklarıyla çalışıyor ve şimdi de havadan besin yardımı atılmasını değerlendiriliyorlar.
Gene de adının yazılmaması şartıyla konuşan bir yardım görevlisi, besin ya da para yardımının Eş Şebab’ın eline geçmesini önlemeyi güvence etmenin neredeyse olanaksız bulunduğunu vurguluyor. Görevli “Saf olmayalım, Eş Şebab neredeyse her şeyden vergi alıyor, nakit yardımlardan bile” diyor.
Seneler geçtikçe teşkilat, yalnız sertlik ve yıldırma alanında değil, yolsuzlukla meşhur ülkede hakkaniyet dağıtmak benzer biçimde bir şöhret de kazanmıştır.
Baidoa yakınındaki minimum dört köyde örgütün, şehir sakinlerinin ve hatta Mogadişu ve ötesinden gelen insanların iş ve toprak anlaşmazlıklarını çözmek için başvurduğu Şeriat mahkemeleri olduğu belirtiliyor.
Daha kuzeybatıda, Eş Şebab’a karşı mahalli toplulukların ve aşiret milislerinin başlatmış olduğu ve merkezi hükümetin de büyük destek verdiği isyan, örgütün onlarca kasaba ve köyden çıkartılmasını bununla beraber getirdi.
Askeri başarılar iyimserliği artırsa da, bunun açlıkla mücadeleye destek olup olmayacağı net değil.
Mahalli Bakan Nasir Arush “Destek olabilir de, olmayabilir de. Bence daha oldukça sivilin yerlerinden olmasına yol açacak. Ya da hükümet daha oldukça alanı özgürleştirecek ve daha oldukça insan yardımlara erişebilecek” diyor.

Onyıllarca devam eden savaşın ve ihmalin izlerini taşıyan, Baidoa’nın dar sokaklarında, pirinç benzer biçimde temel besin maddelerinin tutarları son bir ayda iki katına çıktı. Birçok şahıs kuraklığı suçlarken, bazıları problemi daha da ötelerde arıyor.
38 yaşındaki Shukri Moalim Ali, kurumuş kuyusu ve sebze bahçesinin üstünden yürürken “Un, şeker, yağ, hepsi aynı oranda arttı. Kimi zaman öğün atlamak zorunda kalıyoruz. Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşı duydum. İnsanlar bunun probleminin temeli bulunduğunu söylüyor” diyor.
Bölgede, daha derin ve yaygın bir açlığı önlemek başlıca odak noktası olsa da, Somali’nin yeni hükümeti ileriye de bakıp, gelecekteki yaşamsal sorunları çözmeye çalışıyor.
Abdirrahman Abdishakur “Kuraklığa deva bulmak, Eş Şebab’la savaşmak ve internasyonal iklim adaleti fonuna erişim sağlamak zor bir vazife” diyor.
“Genç bir nüfusumuz var, büyük bir diasporamız ve girişim kabiliyetlerimiz var. Bu bizlere ümit veriyor. Bu zor bir savaşım fakat başka şansımız yok.”
Yoruma kapalı.