Öğrenci yoksulluğu: ‘Tek başımıza geçinemiyoruz, 6 kişi aynı evde beraberiz’

Öğrenci barınma eylemi

Kaynak, Getty Images

6 dakika ilkin

Fundanur Öztürk

BBC Türkçe, Ankara

Emlak krizi sebebiyle fahiş oranda artan kira ücretlerini karşılayamayan ya da Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) yurtlarında yer bulamayan üniversite öğrencileri, bir odayı 2 kişi paylaşmak ya da salonu kiraya açmak şeklinde yöntemlerle kiraya ortak talebe sayısını artırarak geçinmeye çalışıyor. Emlakçılar, öğrencilerin artık fazlaca evlerde fazlaca sözü geçen kaldığını söylüyor. BBC Türkçe’nin konuşmuş olduğu bazı öğrenciler 3+1 evlerde 6-7 kişi kaldıklarını fakat buna karşın, emek harcamadan geçinemediklerini söyledi.

Edirne’de peyzaj mimarlığı okuyan Zülal ve arkadaşları, 1500 TL kirası olan 1+1 evde 3 kişi kalıyor. Odalardan birine iki yatak ve minik bir dolap anca sığıyor. Öteki odaya ise sadece üçüncü yatak ve bir emek harcama masası…

Hiçbirinin kendine ilişkin bir yatağı yok. Kimin ders çalışmak için masaya ihtiyacı olursa, o odadaki yatağı da sabaha kadar o kullanıyor.

Evde üç talebe aynı anda ders çalışamadığı şeklinde, Zülal’in mimarlık çizimlerini gerçekleştirmesi için lüzumlu büyüklükte bir masası yok.

Zülal, çizimlerini yerde ya da duvarda yapmaktan omurga eğriliği yaşadığını söylüyor:

“Çizim yapmak için sabahladığım günlerde salonu ben kullanıyorum, dostlar öteki odada uyuyor. Kimsenin hususi bir alanı ya da kendi yatağı yok.

“Tek bir masamız var, iki kişinin online derse girmesi gerektiğinde ortalık karışıyor. Balkona kadar yan yana sıralanıyoruz.”

Zülal aylık masraflarının neredeyse 2 bin TL’ye yaklaştığını, market fiyatlarının her geçen gün arttığını ve organik gazı en düşükte yaksalar bile aylık 500-600 TL satmaca geldiğini söylüyor.

Çalışmak için başvurduğu yerlerde 10 saat mesai için 70-80 TL ücret teklif edildiğini konu alıyor:

“Öğrenciler geçinebilmek için eğitimlerinden vazgeçiyor. Artık ‘yalnız talebe’ dediğimiz kesim kalmadı, ‘işçi-öğrenci’ kesimine dönüştü. Doğrusu talebe çağındaki işçiler…

“İnsanın bir noktadan sonrasında ne gücü ne umudu kalıyor. Fakat depresyona girmek, mental sağlığını düşünmek ya da bu duyguları yaşama şansın da yok. Bu duygular da artık hayal oldu.

“Ne kadar geri düşersen, o denli fazlaca yaklaşıyorsun yerin altına. Zira yanında arkadaşın da çürüyor seninle. Sen umutsuzsun, o da umutsuz. Ona ümit olmak istiyorsun fakat olamıyorsun. Beraber çürüyüp gidiyorsunuz.”

‘Şu an cebimde 5 lira olması benim suçum değil’

Zülal’e nazaran kampüslerde, kafelerde, öğrencilerin bir araya gelmiş olduğu her yerde yalnız tek bir şey konuşuluyor: Ekonomik kriz.

Öğrencilerin tüm yaşamını, toplumsal yaşamını ve gündelik sohbetlerini bu gerçeklik belirliyor:

“Eskiden param yok demeye utanırdın fakat şimdi fazlaca özgür bir şekilde utanmadan, sıkılmadan, boynumu bükmeden ‘Param yok’ diyebiliyorum. Zira şu an cebimde 5 lira olması benim suçum değil. Minibüse binemediğim için eve yürümek zorunda kalmam benim suçum değil.”

Ücretsiz bir şekilde yetişim meydana getiren Zülal, “Artık içimde öfkeden başka bir şey yok” diyor:

“Her gün oraya o denli büyük bir umutsuzlukla gidiyorum, o yolu o denli zor yürüyorum ki. Bugün bir kişi, evlatları böğürtlen ağacından uzanıp elleriyle böğürtlen yiyebilsin diye 1000 liralık böğürtlen ağacı satın aldı.

“Ben o adam o ağacı alsın diye her gün diplerini temizleyip, yapraklarını siliyorum. Fakat benim böğürtlen almaya param yok. Her sabah bu acı gerçekliğe uyanıyorum.”

Zülal, “Asla bu şekilde bir üniversite yaşamı hayal etmiş miydin?” diye sorduğumda acı bir halde gülüyor. Geçim sıkıntısı yaşamının o denli merkezinde ki, suali gülünç buluyor:

“Bana hep şunlar söylendi: ‘Edirne tam bir talebe şehridir, üniversite yaşamı fazlaca güzeldir, en güzel zamanlardır, okulu uzat, bol miktarda ciğer ye…’ Ben bir senedir Edirne’de hala ciğer yiyemedim.”

(*6*)’Yatak odalarını 2’şer kişi bölüşüyoruz, salonda da 2 kişi kalıyor’

Ankara’da Alman Dili ve Edebiyatı okuyan Zeynep’in Mamak’taki evinde Zeynep’le beraber 6 talebe kalıyor.

Zeynep’i aradığımda en önce hatta problem yaşıyoruz. Zira Kot 3’teki evinde ara sıra telefon ve web çekmiyor.

Odaların birinde pencere yok, ev yalnızca öğleden sonrasında 14.00-17.00 içinde güneş alıyor. Zeynep telefonda, “Bizlere yetiyor, mecburuz…” diyor:

“Emlakçı ücretlerini karşılayamayacağımız için cadde cadde gezerek ev aradık. Kapıcı dairesi aslen burası, onun için telefon kimi zaman çekmiyor. Kent merkezine ve okullarımıza uzak bir yerde.”

Zeynep aslen en önce 3 kişi olarak eve çıktıklarını fakat harcamalar ve öteki arkadaşlarının barınma ihtiyacı sebebiyle nüfusun 6’ya çıktığını konu alıyor:

“Yatak odalarını 2’şer kişi bölüşüyoruz, salonda da 2 kişi kalıyor. Nöbetçi yurt bile çıkmayan fakat okumuş olduğu şehirde çalışmak zorunda olan arkadaşlarımız bizle kalıyor.

“3 kişi yaşayarak ev giderlerini karşılayamayız. Geçici olarak kalan 3 kişi okul açılana dek yurt ya da ev bulamazsa, kalıcı olarak bizlere yerleşecek.

“Ailelerimizin de fazlaca geliri olmadığı için okul döneminde çalışmamız gerekebilir. Kış ayında organik gaz artacak, elektrik faturamız artacak.”

“Aynı evin içinde 6 kişi, anlaşabiliyor musunuz?” diye sorduğumda Zeynep, “Anlaşabiliyoruz bu sebeple derdimiz ortak. Tek başımıza geçinemediğimiz için beraberiz” diyor.

kampüste öğrenciler

Kaynak, Getty Images

‘Küf kaplamış odada 2 kişi kalıyoruz’

Ankara’da ikinci derslik eczacılık talebesi olan Berrin, bir odası küflü 2+1 evde 3 kişi yaşadıklarını söylüyor. Ev rutubetli olduğundan çamaşırlarının kurumadığını, bir duvarını küf kaplamış odada 2 kişinin kaldığını konu alıyor.

Ev ya da yurt bulamamış arkadaşları olduğunda geçici süreli olarak ev nüfusunun arttığını, zemin katta oldukları için fazlaca kişi kalsalar da çevreden dikkat çekmediklerini söylüyor.

BBC Türkçe’ye konuşan öğrenciler, bilhassa son bir senedir kendi aralarındaki dayanışmayla ev bulduklarını konu alıyor:

“Üniversiteliler son 1 senedir kapı kapı gezerek ev buluyor. Ek olarak üniversite dayanışmaları sayfalarına duyuru veriliyor ve bir mezun kendi evinden daha çıkmadan, alt dönem öğrenciler yerleşiyor. 

“Bizim evimiz zemin katta, apartmana girip çıkarken kimse bizi pek görmüyor o yüzden dikkat çekmeden fazla kişi kalabiliyoruz.” 

Berrin, bu eve taşınmadan ilkin 3+1 bir evde 7 kişi kaldıklarını söyleyerek, “Hem harcamaları beraber karşılamak hem de duracak başka ev bulamadığımız için beraber kalıyorduk” diyor:

“Salonda bir kişi, öteki üç odada ikişer kişi uyuyordu. İnsanca bir yaşama biçimi değil fakat geçinebilmek için en mantıklısı buydu.”

“7 kişi kaldığımız evde ev sahibiyle aynı apartmanda değildik. Apartmandaki insanoğlu da birbirini tanımıyordu. Sessiz bir şekilde girip çıkıyorduk apartmana, kimse görmüyordu bizi.”

Fazlaca sözü geçen evlerde öğrencilerin kendilerine ilişkin bir alan yaratamadığını sadece başka çarelerinin olmadığını söylüyor Berrin.

Ders çalışmak için eve aldıkları masayı bile mezun olan kişilerde “dayanışma” ile çözdüklerini fakat ev fazlaca kalabalık olduğundan genel anlamda kütüphanelerde ders çalıştığını belirtiyor.

Berrin, evin faturalarla beraber aylık 2 bin lira bulunduğunu söyleyerek, sebze meyve alamadıklarını, çoğu zaman makarna ve bulgur tükettiklerini söylüyor:

“Markete canımın istediği bir şeyi almadan ilkin beş kere düşünüyorum. İstediğim bir giysisi ya da kitabı alabilmek için başka şeylerden kısıyorum.

“Bir tek günü çıkarmaya çalışıyoruz üniversiteliler olarak. Yarınımızın bir garantisi yok. Banka hesabımızdaki para bir çok vakit yarını çıkarmaya yetmeyecek durumda oluyor.”

“Geleceksizlik endişesiyle inanılmaz bir umutsuzluğa sürüklenebiliyoruz fakat burada da birbirimize tutunuyoruz. Hepimizin ortak kaygıları var, burada birbirimize tutunarak bir şeyleri aşmaya çalışıyoruz evlerde.”

Türkiye'de artan kiraların bir sebebi olarak, konut arzında yaşanan sorunlar gösteriliyor.

Kaynak, Getty Images

‘Baraj puanı kaldırıldı, evlere talep artacak’

Türkiye Emlak Komisyoncuları Derneği Başkanı Nizameddin Aşa, “Eskiden talebe evlerinde çoğu zaman 2-3 kişi kalıyordu, şu anda bu kişi sayısı fazlalaştı” diyor.

Aşa, emlakçıların elindeki ev sayısının fazlaca azca olması sebebiyle emlak piyasasındaki krizin yıl süresince devam edeceğini öngörüyor:

“Mesela İstanbul Beşiktaş’ta en düşük averaj kira 7-10 bin TL şeklinde. Bir öğrencinin bu fiyatı karşılayabilmesi için o evde 3-5 kişi yaşaması gerekiyor. Kişi sayısı fazlaca fazla olduğunda da mal sahibi müsaade etmiyor.”

Ankara Tüm Emlakçılar Meslek Odası Başkanı Hakan Akçam ise bu yıl üniversite sınavlarında baraj puanın kaldırıldığını hatırlatarak, artan taleple beraber 1-1,5 ay içinde ev bulmakta “ciddi problem” yaşanacağını söylüyor:

“Bu yıl üniversitelerin yüzde 90’ına öğrencilerimiz yerleşecek bu sebeple baraj kalktı. Bu da bir yoğunluk oluşturacak. KYK’daki yurtlar muhtemelen yetersiz duracak. Dolayısıyla öğrenciler, konutlarda da 3-5 kişi kalmak isteyecekler.

“Geçen yıl öğrenciler Ankara’da orta halli bir evde paylaşımlı olarak 500 liraya barınabiliyordu. Fakat bu yıl orta halli bir evde 1500-2000 lira civarında bir giderleri olacak. Bu da aileleri zorlayacak.”

‘Bir arkadaşımız mutfakta kalıyor’

Hatay’da veterinerlik okuyan Murat, tek maaşlı bir işyar ailenin üç çocuğundan biri.

Pandeminin peşinden karşı karşıya eğitim için kente döndüklerinde oldukça yüksek kira fiyatlarıyla karşılaştıklarını söyleyen Murat, 2 odalı bir evde 3 talebe yaşadıklarını söylüyor.

1500 lira kira ödedikleri evde bu kışı iyi mi geçirecekleri ise belirsiz bu sebeple ev sahibinin senelik 200 dolar olarak istediği kömür parasını karşılayamıyorlar. Murat, “Muhtemelen elektrikli soba ile…” diyor.

Eve sığabilmeleri için içlerinden birinin Amerikan mutfaklı bir odada kalması gerekiyor:

“Mutfak gömme olduğundan, aslen sanki oturma odası şeklinde…Doğrusu kendini ikna edince, o şekilde oluyor birazcık. Esasında bir arkadaşımız teknik olarak mutfakta kalıyor.”

1 yılda geçim sıkıntılarının köktencilik şekilde arttığını söyleyen Murat, 1 yıl ilkin şimdiki evinin yarı fiyatına oturduklarını söylüyor:

“Mutfak giderleri fazlaca sorun. Genel anlamda memleketten bulgur, pirinç, şeker, peynir getiriyoruz. Temel gıdaları memleketten çözmeye çalışıyoruz bu sebeple marketten peynir almak ciddi sorun.

“Bir tek temel şeyleri aldığımızda ortalama 350-400 TL tutuyor, o da 1 ay anca yönetim ediyor, ederse…1 yıl ilkin en azından ortalama 250 liraya ev alışverişini yapabiliyorduk.”

Yazları çalışıp para biriktiren Murat, “Kampüs civarındaki kafelerde öğrencileri sigortasız ve fazlaca daha düşük tutara çalıştırıyorlar. Zira bir talebe fiyatı beğenmeyip çıksa, yerine gelecek öteki talebe o fiyata çalışıyor” diyor.

öğrenci barınma eylemi

Kaynak, Getty Images

Her konuştuğum öğrenciye son olarak, hayallerini soruyorum fakat hiçbiri tek nefeste bir hayalini söyleyemiyor.

Zülal, “Benim kuşağım bence artık ‘hayallerini’ o kadar da düşünmüyor” diyor:

“Ben de bunun üstüne düşünmeyi erteledim. Eskiden fazlaca kolaylıkla hayallerimi sıralayabilirdim fakat şu an aklımda o denli fazlaca süzgeç var, hayallerim o denli fazlaca şeye takılıyor ki… Hayal kurarken bile özgür değilim. O yüzden şu an tek hayalim, temel ihtiyaçlarımı rahatça karşılayabilmek.”

Zeynep ise üniversiteyi kazanılmış olduğu Erasmus programıyla bir dönem yurt haricinde okumak şeklinde bir imgesel bulunduğunu fakat bunun artık ‘imkânsız’ bulunduğunu söylüyor:

 “Ben şu an yalnız insanca yaşamayı hayal ediyorum, ay sonunu rahat getirebilmek isterim. 4. senemin sonunda bir işe girebileceğimi bilerek mezun olmak isterim.”

Yoruma kapalı.