Mal varlığını bağışladığı Darülaceze evi oldu

Cahide Zerey’in Romanya doğumlu babası Abdullah Zerey, askerlik çağına gelince İstanbul’a gelerek, “Askerliği Moskova’da yapmayacağım, Türkiye’de yapacağım” dedi. Eşi Vasfiye ile burada tanışıp evlenen Abdullah Zerey, Kurtuluş Savaşı sırasında silah toplayarak Anadolu’ya getirdi.

Aile, Kurtuluş Savaşı’nın ardından İstanbul’un Fatih kentine yerleşti. Baba Abdullah Zerey, paşa köşkünün bahçesinde sebze yetiştirerek ailesinin geçimini sağlıyordu.

Zerey ailesinin 5 çocuğundan biri olan Cahide Zerey, 1942 yılında Fatih’te doğdu. Okuyup kendi ayakları üzerinde duran bir cumhuriyet kadını olmak isteyen Zerey, çok çalışarak Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girdi.

Yirmili yaşlarının başında ailesini İstanbul’da bırakıp Ankara’ya giden Zerey, bir yandan ailesinden ayrı kalmanın hüznünü, diğer yandan babasına destek olacak başarılı bir avukat olmanın mutluluğunu yaşadı. onun yerine 5 çocuğa bakmaya çalışıyordu.

4 yıllık başarılı bir üniversite hayatının ardından avukat olarak iş dünyasına adım atan Zerey, 25 yıl boyunca hayalindeki mesleği icra etti.

“İşimi seviyordum”

Avukatlık mesleğinin ardından Darülaceze’ye kadar olan hayatını anlatan Zerey, ilk, orta ve liseyi Fatih’te okuduğunu ve 1972 yılında Hukuk Fakültesi’nden mezun olduğunu söyledi.

Zerey, avukat olarak çalışırken ceza davalarından hoşlanmadığı için hukuk davalarına baktığını anlattı.

Avukat olmanın çocukluk hayali olduğunu belirten Zerey, şöyle konuştu:

“İşimi çok sevdim, her zaman haklı olduğunu düşündüğüm davaları üstlendim. Benim için özü değil anlamı önemli. Doğru davayı savunmak bana keyif verdi. Kalıtsal davalar çok zaman aldı.. Üsküdar’da böyle bir olay vardı, bir yılda biter diye düşündüm ama 10 yıl sürdü.” “Bu dava sırasında duruşmanın her günü Aziz Mahmud Hüdayi’nin kabrini ziyaret ettim. Kabir başında dua ederken şöyle dedim: “Umarım bu dava hiç bitmez, biterse gelip seni görmeye vaktim olmaz” “Dava bu yüzden mi böyle sürüyordu?”

“Çocuğum olmadığı için çok üzgünüm”

Zerey, özellikle çalışmalarını teşvik eden dedesinin hayatında önemli bir yere sahip olduğunu söyledi. Cavide Zerey, dedesinin hayatıyla ilgili şunları söyledi:

“Annemin babası İstanbul’da doğup büyümüş. Bir süre Abdülhamit’in antikacısıymış ama büyük İstanbul yangınında dedemin yalısı yanmış. Vatan Caddesi açılmadan önce o bölge Sinanpaşa Mahallesi olarak biliniyormuş. Dedenin konağı da oradaydı.Eyüp’ün “İstanbul’dan Yenikapı’ya bir güvercin uçtu ve uçtuğu her yer yandı. O dönemde evlerin ahşap olması nedeniyle İstanbul büyük zarar gördü. Dedem o yangında bütün servetini kaybetmiş. Buna rağmen her zaman en büyük destekçim olmaya devam etti.”

Zerey, mesleğine olan aşkının kararlılığıyla çok çalıştığını, bu nedenle özel hayatını ihmal ettiğini vurguluyor, “Evlenme şansım olmadı. Kızlara tavsiyem kariyer yapmak istiyorsunuz diye şansınızdan vazgeçmeyin. Ben hep iş odaklı olduğum için şansımı kaçırdım. Kendinize güvenin, Hiçbir şeyden korkmayın, kariyer yapın ve evlenin. Evlenmek isterdim ama çok şanslıyım. Nedensizce.” “Reddettim. Artık çocuklarım olacaktı. Çocuğum olmadığı için çok üzgünüm.” dedi.

“8 yıldır Darülaceze’de yaşıyorum, çok mutluyum”

Hayattaki en büyük yokluğun insan eksikliği olduğunu vurgulayan Zerey, 5 kardeşinden sadece birinin hayatta olduğunu, ölen 4 kardeşinin de acısını tüm kalbiyle hissettiğini söyledi.

Zerey, yalnızlığı sevmediği için Darülaceze’de yaşamayı tercih ettiğini belirtti. “Tüm mal varlığımı Darülaceze’ye bağışladım ve o günden itibaren burada kalmaya başladım. Çok mutluyum ve 8 yıldır burada yaşıyorum. Kendimi hiç yalnız hissetmiyorum, çok arkadaşım var. Çok dua ediyorum, huzur içinde yaşıyorum.” . Sürekli Kur’an okuyorum” dedi.

Zerey, hayatın yoğunluğu içinde insanların zamanın nasıl geçtiğini anlamadığını belirterek, şöyle konuştu:

“Hayat çok çabuk geçiyor, her anın kıymetini bilin, dolu dolu yaşayın. Kariyer ve aile hayatı arasında dengeyi bulun. Sanmayın ki bu hayat geçecek, 40 yaşıma baktım, sonra hayat su gibi aktı… 81 yaşıma girdiğimi anlamadım. Bu dünya geçici.” “Hayatta olduğunuzu asla unutmayın, ahiret için yaşayın, kendinizi Allah’a sevdirin. Ne yaparsanız yapın iyilik için yapın, kötülükten uzak durun.”