
Kaynak, Getty Images
4 Ağustos 2022
İngiliz biyoloji öğretmeni Natalie Wilsher’in kolunda bir Albert Einstein dövmesi var. Ayaklarına, el ve ayak bileklerine de dövmeler yaptırmış.
Bu dövmeler içinde en çok canını yakan ayağının üzerine ve bileklerine yaptırdıkları olmuş.
BBC’nin “Bana bir ders ver” adlı podcast yayınına konuşan Wilsher, “Acı bedenimizin kendisini koruması için kullandığı bir yol. Duyularımız acıyı incelem ediyor” diyor.
Wilsher, “Yağ dokusunun azca olduğu ve sinir uçlarının daha çok bulunmuş olduğu noktalara dövme yapılırken insanoğlunun canı daha çok yanıyor” diye konuşuyor.
Ayak ve ayak bileklerinin yanı sıra kaval kemiği, koltuk altları ve göğüs kafesi de insan bedeninin en acıya duyarlı noktaları içinde.
İğne meydana getirilen bölgedeki sinirlerin beyine acı sinyalleri gönderdiklerini ifade eden Wilsher, bir kişinin dövme yaptırma sürecine yaklaşımıyla bir diğerininki içinde farklar olacağını söylüyor.
“Doğal ki her insanoğlunun acı eşiği değişik” diyor.
Tarihteki ilk dövme

Kaynak, Getty Images
Tarihte malum ilk dövmeye Ötzi ya da Buzadam olarak anılan, 1991’de İtalyan Alpleri’nin ücra bir noktasında keşfedilen ve 5 bin yıldan uzun süre donmuş halde kalmış olduğu tahmin edilen bir mumya üstünde rastlanmıştı.
Wilsher, “Ötzi’nin dövmeleri çok minik ve belirsizdi. Noktalar ve çizgilerden oluşuyordu. Antropologlar bunun aslen tıbbi gerekçelerle yapılmış bir tür akupunktur olduğu kanaatine varmıştı,” diyor.
O dönemde dövmenin deride açmış olduğu yaraların iyi mi tedavi edildiğini merak ettiğini söyleyen Wilsher, yaraların tamamen iyileşmesinin kim bilir aylarca sürdüğünü tahmin ediyor.
Wilsher, “O dönemlerde, Taş Devri’nde, Bronz Çağı’nda bu dövmeleri yapabiliyor olmaları ve bu süreçte hastalığa yakalanmamaları müthiş bir şey. Bu bilgiye ve donanıma haiz olmaları çok şaşırtıcı,” diyor.
Dövmeler süre içinde insanların kendi hikayelerini anlatmak için seçtikleri bir yol da oldu.
Biyoloji öğretmeni Wilsher, “Mitolojiye bakılırsa Kaptan James Cook 18’inci yüzyılın sonlarında Pasifik Okyanusu çevresinde gezi ederken değişik dövmeleri olan birçok insana rastladı. Bunu gören gemideki tayfanın yüzde 90’ının bu seyahatlerini özetleyen dövmeler yaptırdıkları söylenir,” diyor.
İngiliz birliğindeki denizciler de bu geleneği sahiplendi ve seyahatlerini resmeden dövmeler yaptırmaya başladı. Bu dövmeler idrar ve baruttan oluşan bir karışımla yapılıyordu.
19’uncu yüzyılın sonlarında, Thomas Edison’un yazıcısı temel alınarak geliştirilen dövme makineleri kullanılmaya başlandı.
Wilsher, bu makinenin 1875’te yapıldığını ve o günden bugüne de çok değişmediğini söylüyor.
Bu makineler insan derisini dakikada 50 ila 3 bin kez iğneleyebiliyor.
Vücudun en büyük organı

Kaynak, Getty Images
Deri insan vücudunun en büyük organı ve insanoğlunun ağırlığının ortalama yüzde 50’sini oluşturuyor. Derinin en üst tabakası her 28 günde bir yenileniyor.
Peki fakat deri yenilenince dövme mürekkebi niçin silinmiyor?
Biyoloji öğretmeni Natalie Wilsher, derinin üç katmanı bulunduğunu söylüyor: üst tabakadaki epidermi; damarların, ter bezlerinin, foliküllerin ve sinirlerin olduğu orta tabakadaki dermi; ve en içteki, en kalınca ve derinin en yağlı olan tabakası olan hipodermi.
Wilsher, “Dövmenin mürekkebi dermiye enjekte ediliyor ki burada acıyı incelem eden sinirler var. Dövmeler deri yenilenince silinmiyor şu sebeple derinin orta tabakası epidermi tarafınca korunuyor,” diyor.
Dövme mürekkebinin dermiye enjekte edilmesiyle, beynin “Aman Tanrım, yaralandım” mesajı aldığını, bunun üstüne bu noktaya akyuvarlar yolladığını ve akyuvarların da mürekkebi tüketerek kan akışına göndermeye çalıştığını söylüyor.
Sadece mürekkep pigmentleri çok büyük olduğundan bunun mümkün olmadığını ve mürekkebin silinmediğini belirtiyor.
Natalie Wilsher, “İşte bu yüzden dövmeler kalıcı oluyor ve epiderminin üstünden onları görebiliyoruz,” diye konuşuyor.
Yoruma kapalı.