Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mehmet Uçum: “Cumhurbaşkanımız Meclis'e girdiğinde ayağa kalkıp ona saygı gösterenler doğru olanı yapmıştır.”

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikası Komisyonu Başkan Yardımcısı Mehmet Uçum, sosyal medya hesabından bir paylaşım yaptı. Uçum, paylaşımında şu ifadeleri kullandı:

“Cumhurbaşkanına saygı

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi benimsendiğinde, parlamenter sistemden farklı olarak Cumhurbaşkanı yalnızca “devlet başkanı” olarak tanımlanmıyordu. Cumhurbaşkanına ayrıca Devlet Başkanı unvanı da verildi.

Yani başkanlık sistemlerinin genel bir özelliği olarak, devlet başkanı unvanının, yürütme görevini halkın doğrudan seçimi yoluyla üstlenen cumhurbaşkanına verilmesi ilkesi, başkanlık hükümet sisteminde de benimsenmiştir.

Değişiklik şu şekilde yapıldı:

Başkan devletin başıdır. Yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına aittir. Cumhurbaşkanı, Devlet Başkanı sıfatıyla Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türk milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını ve devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını sağlar (Anayasanın 104. maddesi).

Yani Cumhurbaşkanı eski sistemden farklı olarak sadece devletin değil, aynı zamanda Devletin de başıdır. Kısacası Cumhurbaşkanı hem Halkın Başkanı hem de Devletin Başkanıdır. Yani “Milletin iradesi devlete egemendir.”

Sonuç olarak Anayasa, Cumhurbaşkanına tüm devlet organlarının düzgün ve uyumlu işleyişini sağlama görevini vermektedir. Eskiden sadece “dikkat” yani denetleme görevi vardı, şimdi ise “sağlama” yani yürütme görevi var.

Bütün bunlar şunu ortaya koyuyor: Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, yürütme görevlerinin yanı sıra yasama ve yargının sorunsuz ve uyumlu bir şekilde çalışmasını sağlama görev ve dolayısıyla yetkisine de sahiptir.

Görüldüğü gibi bu hükümler, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın zaman zaman dile getirdiğimiz Ülke Liderliği rolünün anayasal temelini oluşturmaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ardından Cumhurbaşkanı seçilenler, yalnızca bir mecranın siyasi lideri, devletin yürütme organının memuru ve görevlisi değil, aynı zamanda ülkenin Lideri olma sorumluluğunu da üstlenecekler. Çünkü anayasal olarak Devlet Başkanı olmanın hukuki, siyasi ve sosyal sonuçlarından biri ve belki de en önemlisi, Ülke Lideri sorumluluğuyla hareket etmektir.

Bu durumda, Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm organlarını anayasal sınırlar içerisinde yönetme yetkisine sahip olan, halkın yüzde ellisinden fazlası ile seçilen ve yürütmenin liderliğini üstlenen Cumhurbaşkanı'nı savunmak ve saygı duymak. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin yeni yasama yılında taraf olan ülke:

Birincisi milletin genel iradesi olan milli iradeye saygıdır.

İkincisi ise seçmenin iradesine yani halkın demokratik iradesine saygıdır.

Üçüncüsü Devlete saygıdır.

Dördüncüsü, bundan sonra hangi yöntemle seçilirse seçilsin, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı görevini üstlenecek olanlara saygıdır.

Beşincisi ve her şeyden önce anayasal düzene saygı yükümlülüğüdür.

Bu nedenle Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bulunarak Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'na gösterilen saygıyı, mevcut siyasetin iç çatışmaları üzerinden değil, “Devletin Genel İşleyişi” üzerinden değerlendirmek gerekir. ve bu saygıyı her yerde gösterin.

Bu nedenle 1 Ekim 2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin yeni yasama yılı açılışında, iktidara destek veren veya karşı çıkan ancak Cumhurbaşkanımıza göreve geldiğinde tavır alan ve saygı duyan partilerin meclis başkanları ve diğer milletvekilleri Meclis'te görüş alışverişinde bulundu. Devletin genel işleyişine ve ilkelerine uygun olarak doğru olanı yaptığı açıktır.

Bu gerçeği iç siyasi amaçlarla tartışma konusu haline getirerek örtbas etmeye çalışanların, günlük çatışmalarla genel bir gerçeğe zarar verdikleri açıktır. Ele alınması gereken, doğru davrananlar değil, bu doğruluğa ısrarla direnenlerdir. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin güçlü gelenekler yaratarak bu direnişleri ortadan kaldıracağı ana ulaşacağına inanıyoruz.”

Önceki içerik Sonraki içerik

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir