
Kaynak, AFP
Güncelleme 3 Ağustos 2022
ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Tayvan’a yapmış olduğu ziyaret sebebiyle bölgede gerginlik arttı.
Pelosi, heyetiyle beraber gerçekleştirdiği ziyaretle, ülkesinin Tayvan’ı asla yalnız bırakmayacağını göstermeyi hedeflediklerini söylemiş oldu, ABD-Tayvan ilişkileri için “ortaklaşa değerlere dayalı, gelişen bir ortaklık” yorumunu yapmış oldu.
Çin ise ziyaret öncesi Tayvan Boğazı’na cenk uçakları gönderdi.
Çin hükümeti, Tayvan’ı “tekrardan kendi topraklarının parçası olacak ayrılıkçı bir bölge” olarak görüyor.
Tayvan halkı ise kendi para birimi, pasaportu, silahlı kuvvetleri, anayasası ve seçilmiş cumhurbaşkanı olan bölgenin bağımsız bir millet olarak görülmesi icap ettiğini düşünüyor.
Çin-Tayvan ilişkilerinin tarihçesi nedir?
Tayvan’daki ilk yerleşimciler bugün Çin’in güneyinde kalan bölgeden geldikleri sanılan Avustronezyan kabilesi halklarıydı.
Çin kayıtlarına gore, Tayvan adalarından ilk kez Çin imparatorunun bölgenin keşfi için bir ekip göndermesinin peşinden MS 239 senesinde bahsediliyor.
Pekin, bu bilgiyi Tayvan’ın kendi topraklarının bir parçası olduğu iddiasını desteklemek için kullanıyor.
1624-1661 yıllarında Hollanda sömürgesi olan Tayvan, 1683’den 1895’e kadar Çin’in Qing hanedanı tarafınca yönetildi.

Kaynak, Central Press
17’inci yüzyıldan itibaren Çin’den oldukça sayıda göçmen Tayvan’a akın etmeye başladı.
Bunların bir çok Fujian’dan gelen Hoklo Çinleri ya da Guangdong’dan gelen Hakka Çinleri idi.
Bugün 166 adadan oluşan Tayvan’da yaşayanların büyük bölümünü bu iki grubun sonraki nesilleri oluşturuyor.
1895 senesinde tarihteki ilk Japonya-Çin savaşını Japonya’nın kazanmasının peşinden, Qing hanedanı Tayvan’ı Japonya’ya bırakmak mecburiyetinde bırakıldı.
İkinci Dünya Savaşı’nda Japonya yenilgiye uğrayınca bölgenin kontrolünden feragat etti.
Savaşın galip taraflarından Çin Cumhuriyeti, ABD ve İngiltere’nin de onayıyla Tayvan’ın yönetimini devraldı.
Sadece sonraki yıllarda Çin’de iç cenk çıktı ve Çan Kay Şek’in birlikleri Mao Zedong’un komünist askerlerine yenik düştü.
Çan Kay Şek ve lideri olduğu Komintang hükümetinin ortalama 1,5 milyon destekçisi, 1949 senesinde Tayvan’a sığınma etti.
Bu grup, nüfusun yalnızca yüzde 14’ünü oluşturmalarına rağmen Tayvan siyasetinin senelerce belirleyicisi oldu.
Çan Kay Şek, Tayvan’da sürgünde bir hükümet kurdu ve 25 yıl süresince başlangıcında kaldı.
Çan Kay Şek’in oğlu Çan Çing Kuo iktidara erişince, otoriter yönetime karşı çıkan mahalli halkın direnişiyle karşılaştı ve ülkede daha çok demokratikleşmenin yolunu açtı.
Tayvan’da “demokrasinin babası” olarak malum Cumhurbaşkanı Lee Teng Hui anayasada değişikler yapılmasını sağlamış oldu ve 2000 senesinde Çen Şui Bian ada ülkesinin Komintang üyesi olmayan ilk cumhurbaşkanı oldu.
Tayvan’ı hangi ülkeler tanıyor?
Tayvan’ın statüsü hakkında bir kafa karışıklığı söz mevzusu.
Bölgenin kendi anayasası, demokratik yollarla seçilen vekilleri ve ortalama 300 bin askeri bulunan bir ordusu var.
Çan Kay Şek’in sürgündeki Çin Cumhuriyeti hükümeti, ilk etapta Çin’in tamamını temsil ettikleri iddiasıyla ortaya çıkmış, Çin topraklarını işgal edeceğini öngörmüştü.
Birçok Batılı devletin o dönem Çin’in resmi ve tek hükümeti olarak tanımış olduğu Çan Kay Şek iktidarı, Çin’in Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’ndeki koltuğunun da sahibiydi.
Sadece 1970’lere gelindiğinde bazı ülkeler Taipei hükümetinin Çin anakarasında yaşayan yüz milyonlarca kişiyi temsil ettiğini düşünmenin artık mümkün olamayacağını dile getirmeye başladı.
1971’de BM Pekin’i diplomatik olarak tanıdı ve Çin Cumhuriyeti, şu demek oluyor ki Taipei hükümeti ekarte edildi.
1978’de Çin Halk Cumhuriyeti ekonomisini de dışarıya açmaya başladı. İkili tecim fırsatlarını gören ABD, Çin’le ilişkilerini geliştirmek istedi ve 1979’da Pekin’le resmi diplomatik ilişkilerini başlattı.
O günden bugüne Çin Cumhuriyeti, şu demek oluyor ki Tayvan’ı resmen tanıyan ülke sayısı (Vatikan dahil) 14’e düştü. Türkiye, Tayvan’ı tanıyan ülkeler içinde değil.
Bugün bağımsız bir ülkenin tüm karakteristik özelliklerine haiz olsa ve Çin’den oldukça değişik bir siyasal sistemle yönetilse de Tayvan’ın resmi statüsünün ne olduğu net değil.
Tayvan-Çin ilişkileri bugün iyi mi?
Kaynak, Reuters
Tayvan’ın 1980’lerde anakara Çin’e meydana getirilen ziyaretler ve yatırım önündeki engelleri hafifletmesiyle Pekin-Taipei ilişkileri de düzelmeye başladı.
1991’de Çin Halk Cumhuriyeti’yle cenk halinin son bulmuş olduğu diye deklare edildi.
Çin “Tek ülke, iki sistem” olarak adlandırılan seçeneği masaya sundu ve Tayvan’ın Çin yönetimine bağlanması halinde büyük oranda özerk olmasına izin vereceğini belirtti.
Bu sistem 1997 senesinde Hong Kong’un da Çin yönetimine bağlanmasının önünü açtı.
Sadece Tayvan bu öneriyi reddetti ve bunun üstüne Pekin Tayvan’ın Çin Cumhuriyeti’nin gayr-i meşru bulunduğunu öne sürdü. Buna rağmen Çin ve Tayvanlı yetkililer içinde sınırı olan da olsa resmi olmayan temaslar devam etti.
2000 senesinde açıkça “bağımsızlık” yanlısı olan Demokratik İlerici Parti’nin lideri Çen Şui Bian’ın cumhurbaşkanı seçilmesi Pekin’i alarm durumuna geçirdi.
Çen’in tekrardan iktidara seçildiği 2004 yılından bir yıl sonrasında, Çin hükümeti yeni bir yasa geçirdi. Buna gore, Tayvan’ın Çin’den ayrılmaya kalkması durumunda Çin’in Tayvan’a karşı “barışçıl olmayan yöntemler” kullanma hakkı olacaktı.
2008 seçimlerinde iktidarı devralan Komintang’dan Ma Ying Jeou, ekonomik anlaşmalar üstünden iki ülke ilişkilerini düzeltmeye çalıştı.
2016 yılındaki seçimlerde ise Tayvan’ın bağımsızlığını isteyen Demokratik İlerici Parti’nin mevcut lideri Tsai Ing Wen ülkenin cumhurbaşkanı olarak seçildi.
2018’de Pekin yönetimi, web sitelerinde Tayvan’ı Çin’in bir parçası olarak tanımlamayan Tayvanlı şirketlerin Çin’de iş yapmalarını engelleyeceği tehdidinde bulunmuş oldu.
Tsai 2020 senesinde 8,2 milyonluk üstün dereceli bir oyla ikinci kez cumhurbaşkanlığına seçildi. Tsai’ya verilen bu destek Tayvan halkının Pekin’e bir meydan okuması olarak görüldü.
Ayrıca Hong Kong’da aylardır isyan vakaları devam ediyor, Pekin yönetiminin artan etkisine karşı protestolar düzenleniyordu. Tayvanlılar Hong Kong’daki vakaları yakından takip ediyordu.
Aynı yıl Çin, Hong Kong’da ulusal güvenlik yasasını yürürlüğe soktu. Bu da Çin’in geri adım atmaya niyeti olmadığı şeklinde yorumlandı.
Tayvan’ın bağımsızlığı ne kadar mühim bir mevzu?

Kaynak, AFP
Pekin ve Taipei hükümetleri arasındaki siyasal ilişkiler sorunlu olsa da ekonomik ilişkiler seneler içinde ilerleme kaydetti.
1991 ile Mayıs 2021’e dek geçen sürede, Tayvan’ın Çin’deki yatırımları 193,5 milyar dolara ulaştı.
Bundan dolayı bazı Tayvanlılar ekonomilerinin artık Çin’e bağımlı bulunduğunu düşünmeye başladı.
Ötekiler ise Çin’le ekonomik ve ticari ilişkilerin gelişmesinin Çin’den gelecek ihtimaller içinde bir askeri harekatı önleyeceğini savundu.
Pekin ile tartışmalı bir tecim anlaşmasının imzalanması üstüne 2014 senesinde “Ayçiçeği Hareketi” olarak malum protestolar başladı. Öğrenciler ve aktivistler, Çin’in Tayvan üstündeki tesirinin arttığını söyleyerek Tayvan Parlamentosu”nu işgal etti.
Halen iktidarda olan Demokratik İlerici Parti resmen Tayvan’ın bağımsızlığını destekliyor. Komintang ise bir vadede Çin’le birleşilmesinden yana.
Meydana getirilen son kamuoyu yoklamaları, birçok Tayvanlının hükümetin “ulusal bağımsızlığı koruma” yönündeki yaklaşımını desteklediğini gösteriyor.
Sadece Tayvanlıların bir çok daha orta yolcu bir tutumdan yana.
Haziran 2022’de meydana getirilen bir ankete gore, bir an ilkin bağımsızlık duyuru edilmesini destekleyen Tayvanlıların oranı yalnızca yüzde 5,2. Çin’le mümkün olan en kısa zamanda birleşilmesini isteyenlerin oranı ise yüzde 1,3. Kalanlar ise statükonun bir halde devamını istiyor.

ABD niçin Çin-Tayvan gerilimini yakından izliyor?
Washington’un politikası uzun süredir “stratejik muğlaklık” üstüne kurulu.
ABD, Çin’in Tayvan’ı işgal etmesi halinde duruma askeri olarak müdahale edeceğini söylüyor.
Bir taraftan Pekin’in yalnız tek bir Çin hükümeti bulunduğunu öne devam eden “tek devlet” politikasını destekliyor ve Taipei ile değil Pekin’le resmi diplomatik ilişkileri var.
Sadece öteki taraftan da Tayvan’a müdafa silahları tedarik edeceğini söylüyor ve Çin’in ihtimaller içinde bir saldırısının büyük kaygı yaratacağını söylüyor.
ABD Başkanı Joe Biden, Mayıs 2022’de ülkesinin Tayvan’ı askeri açıdan savunup savunmayacağı yönündeki bir soruya duruma müdahale edecekleri yönünde cevap vermişti.
Kısa süre sonrasında Beyaz Saray mevzuya açıklık getirmeye çalışmış, ABD’nin Tayvan politikasının değişmediğini belirtmiş, Çin’in “tek devlet” politikasına taahhütlerini yinelemişti.
Tayvan mevzusu, ABD-Çin ilişkilerinde senelerce gerilime niçin oldu.
Çin, Washington’un Taipei’ye desteğini kınayan açıklamalar yapmış oldu ve Biden’ın ABD Başkanı seçilmesinden bu yana Tayvan hava sahasında ihlallerini artırdı.
Yoruma kapalı.